Başlarken;

BİRLEŞİK SİYASET; Türkiye Devrimci Hareketinin bir dönemin kapanmakta olduğuna ve yeni döneme geçişinin, geleneğini geleceğe devrimci bir tarzda  taşıyabilmesinin yegane koşulunun, köklü bir yeniden yapılanmadan geçtiğine inanıyor ve bu tayin edici göreve kendi ölçeğinde katkı olabilmek amacıyla çıkıyor.

İçinde bulunduğumuz sınıf mücadelesi koşullarında örgüt ve örgütlülük düzeyinin çok daha yetkin bir aşamaya sıçratılması gerektiği açıktır. Bu bilinçle birleşik ve ortak bir irade inşasına kadar geçiş formunda kalmanın, solun mevcut dağınık ve parçalı gerçekliğine yeni bir adres eklemekten çok daha doğru olduğuna inanıyoruz.

BİRLEŞİK SİYASET; devrimci hareketin yeniden yapılanma mücadelesinin teorik, politik, örgütsel gündemlerinin özgürce tartışılacağı, devrimcilerin ortak kürsülerinden biri olmaya adaydır.

Mümkün olan her başlıkta, mümkün olan her derinlikte yan yana geliş ve antifaşist mücadelenin sorunlarına örgütlü müdahale dönemin ertelenemez, başat görevi olarak önümüzde duruyor. Devrimci hareketin bütünsel ihtiyaçlarına çözüm üretecek bir yaklaşım; mücadele anlayışlarını, biçimlerini, tarzlarını karşı karşıya koymadan, birbirini boşa düşürecek tarzda işletmeden, rekabetçiliği değil dayanışmayı öne çıkarmayı birleşik bir görevin parçaları olarak anlayan ve önce devrimciler arasındaki çitleri yıkmayı hedefleyen bir sorumlulukla mümkündür.

Bu sorumluluk anlayışıyla, Türkiye Devrimci Hareketinin yeniden yapılanma sürecinde emek ve çaba harcayan devrimcilerin var olduğunu biliyor, kendimizi de bu arayışın bir parçası olarak görüyoruz. Henüz yan yana olamadığımız örgütlü/örgütsüz yoldaşlarımızla bir araya gelebilmek için emek harcamaya devam edeceğiz.

Devrimcilerin birliğini sağlamak, aralarındaki çitleri kaldırmak, birbirine siyaset yapmak yerine birleşik siyaset yapabilmesi yolunda en küçük katkının bile değerli olduğuna inanıyoruz.

Dar grupçu önderlik anlayışları, solun parçalı ve dağınık yapısının kronikleşmesine yol açarken, hareketin kritik siyasal süreçlerde etkisiz kalmasının da ana sorumlusudur. Fakat bu önderlik tarzı artık sürdürülebilir değildir.

Uluslararası alanda, bölgede ve ülkede yaşanan derin siyasal kırılmalar; devrimci siyasetin ölçek, örgüt ve önderlik anlayışında köklü değişimleri zorlarken, Türkiye Devrimci Hareketinin bir dönemin artık kapanmakta olduğunun kanıtlarını oluşturuyor.

Bu zorunlulukları bilince çıkarmış bir iradi müdahale olmaksızın yeni bir doğuş açığa çıkamayacak; dağınıklık ve kriz derinleşmeye devam edecektir.

Doğrularla ve yanlışların ayrışması ancak süreç içindeki mücadelelerin sonucu olarak tayin edilebilecektir. Bu seçilim sürecinin doğru işletilmesini esas almayı ve sınıf mücadelesini her türden örgütsel aracının üstünde tutmayı, bütün devrimcilerin asıl görevi olarak görüyoruz.

Bütün sorumluluklarıyla biz de devrimci hareketin başarılı/başarısız süreçlerinin parçasıyız. Ona yapılan her tutarlı eleştiri bizim de özeleştirimizdir. Bugüne kadar kendimizi parçası, emekçisi gördüğümüz ortak iradenin inşası için mücadele etmeye ve onun şimdiden önümüze koyduğu görevleri yerine getirmeye devam edeceğiz.

Türkiye Devrimci Hareketinin tarihsel mücadele birikimlerinin, birleşik siyaset ve ortak bir iradenin açığa çıkmasını sağlayacak yapıcılığı ve yıkıcılığı içinde barındırdığına inanıyor ve  Birleşik Siyaset’in de bu zemine katkısı olması diliyoruz.